30 Aralık 2015 Çarşamba

Mihail Yuryeviç Lermontov

Mihail Yuryeviç Lermontov
(1814 - 1841)

Tolstoy kadar filozof, Dostoyevski kadar romancı, en az Puşkin kadar da şair. Puşkin öldürüldükten sonra yazdığı "Şairin Ölümü" adlı şiir tüm ülkede elden ele, dilden dile dolaşmıştır. Kendisi de Puşkin'inkine benzer bir şekilde bir düelloda hayatını yitirmiştir. 19. yy. Rus edebiyatının en büyük devrimci romantiğidir.












YALNIZIM GECENİN ISSIZLIĞINDA

Yalnızım gecenin ıssızlığında,
Taşlı bir yol ışıldar durur siste;
Çevre suskun,kulak vermiş Tanrı'ya,
Yıldızlar konuşur birbiriyle.

Gökyüzünde görkemli bir şölen var!
Toprak,mavi bir ışıkta dinlenir..
Kimi bekliyorum,aradığım ne?
Yüreğimi böyle daraltan nedir?

Beklediğim hiçbir şey yok yaşamdan,
Geçmişten de pişmanlık duymuyorum;
Özgürlük ve huzurdur aradığım!
Unutmak ve uyumak istiyorum!

Ama benim uyumak istediğim
O soğuk uykusu değil ölümün..
Yaşam da uykuya dalsın içimde,
Usul usul inip kalkarken göğsüm;

Gündüz gece,tatlı ezgileriyle
Bir ses türküsünü söylesin aşkın..
Yeşil dallarıyla ulu bir meşe
Eğilsin üstüme ve hışırdasın..

Mihail Yuryeviç Lermontov

Çeviren: Ataol Behramoğlu  




...

Yağmur yüklü bulutlar! Ebedi yolcularsınız!
Mavi stepte, incilerden bir zincir gibi
Kaçıyorsunuz, sanki bencileyin sürülmüşsünüz
Canım Kuzeyden Güneye doğru

Sizi kovan ne sanki? Zalim kaderin kararı mı?
Gizli bir kıskançlık mı, yoksa açık bir öfke mi?
Bir suç mu işlediniz sanki?
Yoksa dostların zehirli iftirasına mı kurban gittiniz?

Yok, verimsiz tarlalardan sıkılmışsınızdır...
Hırs ve acıyı siz hiç bilmezsiniz
Ebeden soğuk, ebeden özgürsünüz,
Vatanınız yoktur sizin, sürgününüz de.



Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz




...

Yaşamak istiyorum! Dertlenmek -
Aşk ve saadete inat olsun diye
Ki; onlar çok şımarttılar aklımı
Ve alnımı fazla düzleştirdiler rahatlıktan

Artık vaktidir çoktan, Işığın gelip te -
Rahatlık sisini kovmasının;
Dertsiz şairin hayatının ne anlamı var ki?
Neye yarar fırtınasız bir okyanus?

O keder ve acılı uğraş -
Pahasına yaşamak ister.
O ki; gökyüzünün seslerini satın alır,
Ve bedava almaz namını da.



Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz




YELKEN
Mavi denizin sisi içinde
Beyaz bir yelken yalnız başına
Ne arar bu ırak diyarlarda?
Ne bırakmış vatanında?

Oynar dalgalar, rüzgar ıslık çalar
Sallar direğini yelkenin, gıcırdatır
Ve o yelken mutluluk aramaz!
Ne de mutluluktan kaçar!

Altında gök mavisinden aydın bir deniz
Üstünde güneşin altın ışıkları
Sanki fırtınada huzur varmış gibi
Arar zalimce fırtınaları!



Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz



...
Hayır, böyle tutkuyla sevdiğim sen değilsin
Işıltılı güzelliğin de bana göre değil
Sende geçmişin acılarını seviyorum
Ve vurulup giden gençliğimi

Sana baktığımda bazen,
Dalıp ta gittiğimde gözlerine,
Esrarengiz bir konuşmayla meşgul olurum,
Ama kalbimin konuştuğu sen değilsin

Konuştuğum, sevgilisidir gençlik günlerimin
Başka yüz çizgileri arıyorum seninkilerde
Dudakları çoktan susmuş, senin diri dudaklarında
Sönmüş gözlerindeki ateş seninkinde.



Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz




...
Sıkıntı, hüzün ve kimsen yok elinden tutacak
Hayatın en zor anı işte şimdi...
Arzular! Sonsuza dek nafile arzulamanın ne anlamı var?
En güzel yıllar geçip gidiyor, ardına bakmadan!
Aşk... kime aşık olursun? Değmez onca emek vermeğe
Ve sonsuz aşk ta yoktur.
İçine mi dönüp bakıyorsun ? Ne kalmış geriye?
Ve yok, ne mutluluk, ne keder, orası da boşalmış
İhtiras mı ? Yürekteki o tatlı zehirlenme de yok olup gider,
Mantık akıllıca konuşunca.
Ve hayat, soğuk bir dikkatle baktığında
Öylesine bomboş ve aptal bir şaka.


Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz





Minik Yaprak

Meşe yaprağı kopup düştü dalından
Ve steplere yuvarlandı, acımasız fırtınaya kapılıp;
Soğuğa, sıcağa ve kedere dayanamayıp kurudu ve buruştu
En sonunda Karadeniz'e kadar vardı

Karadenizin kenarında genç bir çınar duruyordu;
Yeşil yapraklarını okşayan rüzgarla fısıldaşan
Bu dallarında cennet kuşları sallanarak söylüyordu
şarkılarını
Denizler kraliçesini övüp yüceltiyorlardı şarkılarında

Ve yolcu ulu çınarın yapıştı eteğine
Geçici bir sığınak diledi, derin bir hüzünle
Ve şöyle dedi: "Zavallı bir meşe yaprağıyım ben
Vaktinden önce olgunlaştım, haşin bir yerde büyüdüm

Yalnız ve amaçsız dolaşırım çoktan beri yeryüzünde
Gölgesizlikten yandım, soldum uyku ve rahat görmediğimden
Bir yer aç bu yabancıya, zümrüt rengi yaprakların arasında
Ben çok fazla acaip ve gizemli hikayeler biliyorum."

"Ben seni ne yapayım?" - diye cevap verdi güzel çınar
Sen tozlu ve sarısın, ve benim taze oğullarıma denk değilsin
Sen çok görmüşsün - senin bu uydurma hikayelerin neme gerek?
Benim kulaklarımı zaten cennet kuşları usandırdı

Devam et yoluna ey yolcu, seni tanımıyorum!
Beni güneş sever, onun için çiçek açar, onun için parlarım
Göklere dallarımı özgürce açmışım ben
Ve köklerimi de soğuk deniz suları yıkar.



Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz




Dilek

Neden bir kuş değilim sanki?
Niye şu tepemden uçan step kuzgunu ben değilim?
Niçin süzülemiyorum göklerde?
Ve sadece hürriyeti sevemiyorum?

Batıya, taa batıya uçardım
Atalarımın tarlalarının çicek açtığı yerlere
Boş bir şato ve sisli dağların yurduna
Unutulmuş mezarların huzur bulduğu yerlere

Eski duvarda atalarımın kalkanları
ve paslanmış kılıçları asılı
Evet, bu kılıç ve kalkanların üstünden uçardım
Üzerindeki tozu kanatlarımla çırpardım

İskoç arf'inin teline dokunurdum,
Ve odalarda sesim yankılanıp giderdi;
Dinlerdim sesimi bir taraftan, bir taraftan uyanırdım
Ve sesim çıktığı gibi sönerdi.

Ah! Hayaller imkansız, yakarışlar boşuna
Kaderin zalim kuralları varsa burada
İçimde ve vatanımın dağları arasında
Mavi denizlerin dalgaları yayılır.

Cesur savaşçıların son torunuyum ben
Yaban karları arasında soluyan
Evet, burada doğdum ki; ruhum buraya ait değil...
Ah! Neden step kuzgunu değilim?


Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz




...
Vahşi Kuzeyde, bomboş bir dağ başında
Yalnız başına bir çam ağacı duruyor
Ve uyuyor hafif hafif sallanarak,
Kardan bir kaftana bürünmüş

Ve rüyasında, bir uzak çölde,
O sıcacık güneşin doğduğu memlekette
Yanan bir kayada yalnız ve hüzünlü,
Güzel bir palmiyeyi düşünde görüyor.


Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz




Minnet
Her şey ama her şey için minnettarım sana:
Hırsın gizli ızdırapları için,
Gözyaşlarının acısı ve öpücüğün zehri için,
Düşmanların intikamı, dostların iftirası için
Bir çölde erittiğin ruhumun yangını için
Hayatta aldanmış olduğum her şey için.
Sadece öyle yap ki, bundan sonra
Sana daha fazla minnet duymayayım.


Mihail Yuryeviç Lermontov
Çeviren: Burhan Deniz




İNCELİKLE SEVDİLER BİRBİRLERİNİ UZUN ZAMAN

İncelikle sevdiler birbirlerini uzun zaman
Derin bir tasayla, çılgınca, isyancı bir tutkuyla!
Kaçınıyorlardı itiraftan ve karşılaşmaktan,
Düşman gibi; boştu ve soğuktu konuşmaları da.

Suskun ve gururlu bir acı içinde ayrıldılar,
Bazen ve ancak düşte gördüler yitik sevgiliyi.
Öldüler sonunda, mezar ötesinde buluştular...
Fakat orada da tanımadılar birbirlerini.

Mihail Yuryeviç Lermontov





O ŞARKI SÖYLERKEN ERİR SESLER

O şarkı söylerken erir sesler
Öpücük dudakta nasıl erirse.
Bakarken o, ışıldar gökler
Tapılası gözlerinde.

Yürürken tüm devinimleri
Ve tüm kıpırtıları, konuştuğunda,
Öylesine duyguyla, anlatımla dolu ki
Ve öylesine olağanüstü bir yalınlıkla...

Mihail Yuryeviç Lermontov




DOSTLARA

Ateşli bir ruhla doğdum ben,
Severim birlikte olmayı dostlarla;
Ve geçirmek zamanı hızla,
Şişenin arkasında bazen.

Gözüm yok gürültülü bir ünde,
Yalnız aşktır ısıtan yüreğimi;
Çınlayan lirin o titrek sesi
Kanımı kaynatır bir de.

Fakat tam ortasında eğlencenin, ikide bir,
Üzülüyor, acı çekiyor ruhum;
Gürültüsünde azgın sarhoşluğun
Bir kurt yüreğimi yemektedir.

Mihail Yuryeviç Lermontov




Yağmur Sonrası Akşam

Pencereye bakıyorum: Gün bitmekte,
Bu son ışıkları güneşin kolonlardaki
Kubbelerde, bacalarda ve haçlarda
Parlıyor. Yanıyor aldatılmış gözlerde;
Somurtkan bulutların kenarları ateş sanki
Süzülüyorlar gökte bir yılan gibi
Ve hafif bir meltem geçerek bahçeden
Sallıyor yapraklarını ıslak çimenlerin.
Bir çiçeği yakalıyor gözlerim oradan
Doğuyu terketmiş bir inci gibi taptaze
Sular parlıyor üzerinde, titriyor çiçek
Öylesine eğik ki başı önüne
Kadere küsmüş genç bir kız gibi:
Öldürülmüş ruhunda bir garip sevinç
Yaşlar dökülse de ateşli gözlerinden
Güzelliği hiç kaybolmamış, görüyorsunuz.


M.Y. Lermontov

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder