30 Aralık 2015 Çarşamba

Anna Ahmatova

Anna Ahmatova
(23 Haziran 1889 - 5 Mart 1966)

Rus edebiyatının en büyük kadın şairi olarak adlandırılır. VEÇER (Akşam) İlk kitabıdır. Bunu izleyen şiirleri aşkla ilgilidir. 

Deniz kuvvetlerine mensup bir mühendisin kızıdır. Çocukluğunu, devrin aristokrasisinin dinlenme şehri olan Çarskoye Selo’da geçirdikten sonra Kiev Üniversitesi’nde hukuk, Petersburg Üniversitesi’nde edebiyat ve tarih öğrenimi görmüştür. Henüz çok genç yaşta iken başkentin sanat çevresini toplayan kahvelerde görünmeye başlamış, bir yandan da belli başlı dergilerde ilk şiirlerini yayınlamıştır. Ahmatova, o çağda, 1910’da evlenip 1916 yılında ayrılacağı Gumilev ile birlikte, akmeist okulun kurucularından biri durumuna gelecektir. Gene bu arada, özellikle İtalya ve Fransa’ya sık sık geziler yapmıştır.

İlk şiir kitapları olan Akşam (1912) ve Tesbih (1914) geniş bir ilgiyle karşılanmıştır. Ahmatova’nın, İhtilalin ideolojik kaynaklarına karşı şüpheci davranmakla birlikte, aynı eğilimde olan öteki yazar arkadaşlarının çoğu gibi davranmayıp yurt dışına kaçmadığını ve muhalefete de geçmediğini görmekteyiz. Nitekim, iç savaşın hemen ertesinde yayınladığı şiir kitaplarında, bir yandan, yıkılan bir dünyanın verdiği acılık duygusu dile gelirken, bir yandan da, kurulmakta olan yepyeni bir dünyanın kaderi için beslenen inatçı bir güven duygusu bulmaktayız.

Ahmatova, İki Dünya harbi arasında şiir, eleştiri ve edebiyat tarihi alanlarında durmaksızın eser vermiştir.

İkinci Dünya Harbi sırasında, And ve Cesaret gibi, yurtseverlik duygularıyla dolu ünlü şiirlerini yazıp yayınlayan şair, 1946’dan sonra dogmatik tenkitçilerin sert ve sürekli hücumlarına göğüs germek durumunda kalacak ve şiirlerin ancak şu son yıllarda yeniden yayınlamak imkanına kavuşacaktır.

Eserleri, elli yıl sonra aynı coşkunlukla karşılanan Ahmatova, büyük şair Blok çizgisinde bir lirizmin temsilciliğini yapmaktadır.








YARIGECE ŞİİRLERİ




İTHAF YERİNE

Dalgalarda dolanıyor ve ormanda gizleniyorum,
Seziliyorum arı minelerde.
Sanırım ayrılığı fena götürmüyorum
Seninle buluşmamızı götürmek nerede.





AYNI BARDAKTAN İÇMEYECEĞİZ

Aynı bardaktan içmeyeceğiz, 
Ne suyu,ne tatlı şarabı, 
Şafakta öpüşmeyeceğiz 
Ve akşam çöktüğünde pencereden bakmayacağız. 

Sen güneşle soluklanıyorsun ben ay ile 
Ama aynı aşkla yanıyoruz ikimiz de. 

Benim yanımda sadık,sevgili yarim, 
Senin yanında neşeli eşin, 
Ama okuyorum gri gözlerindeki korkuyu 
Çünkü sensin acım. 
O arada bir buluşmalarımız bundan böyle 
Daha bir aradabir olsun. 
Gönlümüz rahat olsun,o zavallı gönlümüz. 

Şiirlerimde yalnız senin sesin var 
Senin şiirlerinde,biliyorum benim soluğum esiyor 
Ah bir ateş ki cesareti yok 
Ne unutuşa,ne korkuya dokunmaya... 
Bir bilsen nasıl seviyorum şu an 
O kuru dudaklarını,gül rengi! 

Anna Ahmatova
Çeviri: Güneş Acar



  

ŞİİR

Bilgelik yerine alışkanlık geçerli
Alışkanlık, o tatsız besin...
Bugün bile acıyla düşünürüm,
Uzun bir vaaz oldu gençliğim...

Ya katettiğim o çorak yollar
O sevmediğim adamla!
Ve diz çöküp dua etmişliğim kiliselerde
Beni gerçekten sevmiş olan için!

En unutkanlardan da iyi öğrendim unutmasını
Ve gördüm nasıl akıp gider yıllar art arda
Ve hiç öpülmedi dudaklarım hiç gülmedi gözlerim ...
Kim geri verir onları bana, söyleyin kim?

Anna Ahmatova
Çeviren: Attila Tokatlı







ŞİİR

Hepsi satıldı, hepsi gitti, yağma edildi.
Kara kanadını açtı önümüzde ölüm,
Acı tutkular ve özlemlerle kemirildi her şey,
Öyleyse nereden düşüyor bu ışık üstümüze

Gündüzleri içine çeken şehir
Korulardan gelen kiraz kokusunu;
Yeni ve garip gezegenler ışır
Soluk yaz göklerinde geceleyin.

Ve bu evler, bu toprak, bu yıkıntılar,
Mucizenin eli değmemiştir onlara da;
Yakındır: istenen, umutla beklenen,
Herkesin beklediği o bilinmeyen an.

Anna Ahmatova
Çeviren: Ülkü Tamer




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder